12.10.2022

KONFERANS

MEZHEPLERİN TEŞEKKÜLÜNDE EPİSTEMOLOJİK TEMELLER

(Prof. Dr. Hanifi ŞAHİN)


 

Diyanet İşleri Başkanlığımızca; Dini Yüksek İhtisas Merkezlerimizde eğitimleri devam eden kursiyerlerimize İslam Mezhepleri ile ilgili olarak eğitim ve farkındalık konferansları düzenlenmektedir.

Bu program kapsamında Erzurum Ömer Nasuhi Bilmen Dini Yüksek İhtisas Merkezimizde 11.10.2022 tarihinde, İhtisas merkezimizin 5. Dönem mezunlarından Atatürk Üniversitesi İlahiyat fakültesi İslam Mezhepleri Tarihi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hanifi ŞAHİN, “Mezheplerin Teşekkülünde Epistemolojik Temeller” konulu konferans verdi.

Eğitim Merkezimizde görev yapan Eğitim Görevlileri ile İhtisas, Tashih-i Huruf ve hazırlayıcı eğitimdeki meslektaşlarımızın katıldığı konferansta ŞAHİN konuşmasına, Diyanet İşleri Başkanlığımızın dini konularda ortak aklı en iyi şekilde temsil ettiği için ülkemizde çok önemli bir konumda yer aldığına dikkat çekerek başladı.

İslam Mezhepler Tarihinin olayları değerlendirirken süreç analizini esas aldığını ifade eden ŞAHİN, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Hiçbir mezhep akşamdan sabaha ortaya çıkmamıştır. Mezhepler, bir problemi çözmek için ortaya çıkmışlardır. Mesela Mürcie mezhebi, Haricilerin büyük günah meselesinde ifrat boyutundaki yaklaşımlarına çözüm üretme amacıyla ortaya çıkmıştır. Mezheplerin ortaya çıkmasında etkili olan birçok unsurdan söz edebiliriz. Bunlar arasında; insan unsuru, sosyo-politik sebepler, hilafet tartışmaları, erken dönemde yaşanan bazı siyasi olaylar, nassların bazı özellikleri ile başka kültür ve medeniyetlerle etkileşimlerin mezheplerin çıkışında en etkili olanlardır.”

Her oluşumun mezhep olarak kabul edilemeyeceğini, bir oluşumun mezhep olabilmesi için bazı kriterlerin gerekli olduğunu ifade eden ŞAHİN bu kriterleri:

  1. Söz konusu oluşumun İslam çatısında kalması,

  2. İtikadi ve Siyâsi konulara yoğunlaşması,

  3. Bu yoğunlaşmanın gruplaşmaya, zümreleşmeye dönüşmesi,

  4. Özgün bir metodolojiye sahip olması,

  5. İç tutarlılıklarının korunması

Şeklinde sıraladı.

Mezhepleri değerlendirirken yapılan bazı hatalara da değinen ŞAHİN, bu konuda şu ifadeleri paylaştı:

“Mezhepler hakkında konuşurken genelleme yapmamaya dikkat edilmelidir. Örneğin “Mu’tezile nakli tamamen inkâr eden bir mezheptir.” ifadesi doğru bir değerlendirme değildir. Çünkü ilk dönem Mu’tezilî âlimlerde nakli devre dışı bırakan bir yaklaşımı görmüyoruz. Mezhepler tarihinin aynı zamanda kavramların da tarihi olduğuna değinen ŞAHİN, mezheplerin çeşitli evrelerden geçerek teşekkülünü tamamladığını, bir mezhebi tanımlamak için vaz edilen bir kavramın ilk dönemdeki anlam alanı ile sonraki süreçlerdeki anlamında değişimlerin olabileceğinin dikkate alınması gerektiğini vurguladı.

Karşılaşılan problemlerden birinin de her mezhep mensubunun kendi mezhebini “hak”, diğer mezhepleri “batıl” olarak nitelemesi olduğuna işaret eden ŞAHİN, normatif ifadeler kullanmak yerine İslam’ın temel meselelerinde problemi olmayan mezhepleri “içimizdeki ötekiler” olarak nitelemenin daha doğru bir yaklaşım olacağını; İslam’ın ana konularında sıkıntısı olmayan mezhepleri Müslümanlar açısından, fıkhi mezheplerde olduğu gibi, birer zenginlik olarak değerlendirmenin imkan dahlinde olduğunu sözlerine ekledi.

Literatürde 5 farklı mezhep tipolojisi olduğunu belirten ŞAHİN bunları şu şekilde ifade sıraladı:

  1. Tepkisel kabileci din anlayışı (Harici v.b)

  2. Aklı esas alan hadari yaşama sahip olan din anlayışı (Hanefilik-Maturdilik vb.)

  3. Gelenekçi-Muhafazakar din anlayışı (Ehl-i Hadis vb.)

  4. Politik karizmatik din anlayışı (Şia vb.)

  5. İnzivâcı keşifçi din anlayışı (Tasavufi akımlar)


 

Müslümanlar olarak sorunumuzun, “bir mezhebe bağlı olmak değil bir mezhep bağımlısı olmak olduğunu kaydeden ŞAHİN, konuşmasını İhtisas Merkezi Müdürümüz Sayın Doç. Dr. Zeki KOÇAK’a, Eğitim Görevlileri hocalarımıza ve kursiyerlerimize teşekkür ederek sonlandırdı.