19.10.2018

KONFERANS

BİLGE KRAL ALİYA İZZETBEGOVİÇ

Başkanlığımızca, Dini Yüksek İhtisas Merkezlerinde eğitime devam eden kursiyerlerimizin İslam kültür, medeniyet ve düşünce tarihiyle ilgili bilgilerini artırmak, bu alanda fikir ve eserleriyle öne çıkmış mütefekkirlerimizi tanıtmak ve gelecek nesillere aktarmak amacıyla eğitim dönemi boyunca her ay bir düşünürün hayatı, ilmi kişiliği ve İslam düşünce tarihine katkılarıyla ilgili dini yüksek ihtisas merkezlerinde düzenlenmesi planlanan konferanslar kapsamında İhtisas Merkezi müdürümüz Doç. Dr. Zeki Koçak tarafından verilen “Aliya İzzetbegoviç” konulu konferans, İhtisas kursiyerlerinin tamamının katılımıyla Müdürlüğümüz Konferans Salonunda 18 Ekim 2018 Perşembe günü gerçekleştirilmiştir.

Koçak, İzzetbegoviç’in nesebi ve hayatı hakkında kısaca bilgi verdikten sonra, bilge kralın ikinci dünya savaşı sırasında gayesi Balkanlarda Müslümanlığı yeniden ihya etmek olan ‘Genç Müslümanlar’ birliğine katıldığını, savaş sonrasında komünist rejim tarafından üç yıl mahkûm edildiğini, tahliye edildikten sonra hukuk tahsiline devam ettiğini, 1960 yılında ‘İslami Yeniden Doğuşun Sorunları’ üzerine kaleme aldığı kitap sebebiyle tekrar tutuklandığını ve beş yıl hapis hayatından sonra serbest bırakıldığını anlattıktan sonra sözlerine şöyle devam etmiştir:

 Aliya İzzetbegoviç, 1990-1992 Bosna-Hersek Eyalet Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanlığını yapmış, 1992 yılında Bosna’nın bağımsızlığını ilan etmiştir. Bosna Savaşında (1992-1995) kilit rol oynamıştır.

İzzetbegoviç, bir kütüphane dolusu kitap bitirdiğini söyleyen kültürlü ve son 50 yılın en önemli simalarından birisidir. Ahlakı ve necabeti yanında profesyonel bir siyasetçi ve uzun bir yürüyüşün öncüsüdür. 90’lı yıllarda Avrupa’nın ortasında hukuk ve ahlak ilkelerinin hiçe sayıldığı savaşta her zaman hukuk ve ahlaktan yana tavır koyup, “bu kirli savaşta biz kirlenmeyeceğiz” diyerek Müslümanca duruşu sergileyen bir mümin; İslami söylemi evrensel bir dille bütün dünyaya sunan bir tebliğci; her hadiseyi İslami perspektiften değerlendirme birikimine ve melekesine sahip bir mütefekkir; Osmanlı geçmişiyle ilişkisini kurup Bosna’daki Müslümanlara reva görülen vahşeti soğukkanlılıkla ve bilgelikle dünyaya izah eden “bizi düşmanların sözü değil, dostların sükûtu üzüyor.” “Her dinin deklarasyonu vardır. Hıristiyan ‘yakınına yardım et!’ Yahudi ‘Yahudi’ye yardım et!’ Müslüman ise ‘iman et ve salih amel işle!’ ilkesini şiar edinmiştir. İşte Müslümanın deklarasyonu da budur.”   diyecek kadar nezaketli ve dertli bir devlet başkanıdır.

‘Doğu-Batı arasında İslam’ isimli eseriyle İslam dünyasının sorunlarına eğildiği gibi modern insanın çıkmazlarını da ele alan bir düşünür olan İzzetbegoviç’in on yıllık hapis hayatı O’nun çok okuyup çok tefekkür etmesini sağlamıştır. Bu eserinde tartışılması gereken konular da bulunmaktadır.  ‘Özgürlüğe Kaçışım ve Konuşmalarım’ isimli eserinde ise insanın varlığı, özgürlüğü, aşkı, ölümü, hayatının mahiyeti gibi konular ele alınmıştır.

Aliya, Mostar’ın Boşnakçada ‘köprü’ anlamına geldiğini, dolayısıyla Mostar’ın ‘köprülü şehir’ demek olduğunu söyler. Kültür ve medeniyet mirası olan bu köprülerin, sembolik özelliklerine değinerek tamir edilmesi en büyük arzusu olmuştur. Devletimiz, Mostar Köprüsünü yeniden inşa ederek bütün dünyaya evlad-ı fatihan olan Bosnalıların yanında olduğun göstermiştir.

Bilge kralın bazı eserlerini tavsiye eden Koçak, konuşmalarını O’na ait şu vecizelerle bitirmiştir:

* Müslümanlar, Kur'an hayatta nasıl uygulanacak sorusundan kaçmak için, Kur’an’ın, nasıl okunması gerektiği hususunda geniş bir ilim ürettiler.

* Kur’an ve İslam, sadece hocalara bırakılmayacak kadar önemlidir.

* İlimle din, birbirinden ayrıldığı takdirde, din insanları geri kafalılığa, ilim ise ateizme sürükler.

* Yeryüzünün öğretmeni olmak için gökyüzünün öğrencisi olmak lazım.

* İyi insan olmadan iyi Müslüman olamayız.

* Bütün yücelik ve şükran Allah’a aittir ve insanların gerçek kalitesini ancak Allah tespit eder.

* Din, hurafeleri yok etmezse, hurafeler dini yok eder.

* Sanat için soyunana alkış tutanlar Allah için giyinene neden zulmeder?

* Hayvanlar aç iken tehlikeli olur. İnsanlarsa tok iken tehlikeli oluyorlar.

* Biz de zalimlerden olursak, zulme karşı savaşmamızın bir anlamı kalmaz. Kitaba uyacağız.

* Düşmanına benzediğin zaman, savaşmanın anlamı kalmaz.

* Çok yaşadım, çok yoruldum! Şimdi sevgilime kavuşmak istiyorum.